19 Haziran 2018 Salı

Sıradan Bir Başarısızlık Öyküsü mü? Yoksa Duvardaki Resmin Uğursuzluğu mu?

Şu Bodrum'da son otuz yıldır kimbilir kaç yüz mekan açıldı, kimbilir kaç yüz mekan kapandı gitti. Her ne kadar tarihini ve adını 1970'li yıllardan beri sürdüren bazı eğlence yerleri ve restoranlar olsa da, Bodrumlular da Bodrum'da iş yapan işletmeciler de iyi bilirler ki pek az mekan "marka" olabilmeyi başarır.

Zaten işletmecilerin hemen hepsi (çoğu bunu size dürüstçe itiraf etmez ama) "marka" yaratmaktan ziyade "para kazanma"nın peşinde olmuşlardır. Bir anlamda, Türkiye'deki işdünyasının bir yansımasıdır bu.

İşletmecilerin bildiği fakat pek dile getirmediği bir diğer gerçek de şudur:
Yeni bir mekan açıldığında "Aa çok iyi oldu burası.. Böyle bir yere çok ihtiyaç vardı gerçekten" diye şakşakçılık yapan müşterilerin (?) bir kaç ay sonra söz konusu mekan el değiştirdiğinde veya yerini başka bir mekana bıraktığında aynı hızla bu sefer yeni mekana "şakşakçılık" yapmaya koşturduklarıdır.

Bütün bunlar böyledir de, daha bir ay önce “konseptimizi yeniledik" diye büyük bir vaveyla eşliğinde "yenilenen" bir mekan, bir ay sonra neden "Biz bu işi beceremedik! Eski konseptimize geri dönüyoruz.." lafını bile büyük bir başarıymış gibi lanse eder?

Üstelik de bu "yeni konsepti başaramadık, eski konsepte geri dönüyoruz" olayı ne zaman olmuştur? Tam da Bodrum turizminde üç sezon üstüste yaşanan daralmadan sonra nihayet 2018 sezonu "umut verici" rakamlarla ve bayram tatilinin de getirdiği rekor turist sayısıyla açılırken...

İçinde çok sayıda ibretlik durum barındıran bu öyküyü şöyle özetleyelim:

16 Mayıs 2018'de Bodrumun "ilk" (?!) yeni nesil meyhanesi açılıyor diye bir haber Bodrum yerel medyasında çokça duyuldu. Bkz ilgili haber http://www.bodrumageldik.com/haberler/119157/bodrum-un-ilk-yeni-nesil-meyhanesi-biduble-acildi

Haberde,
"Bülent Şenol, Murat Tokel ve İlker Yasin Solmaz’ın işletmeciliğini yaptığı mekan, ilk konuklarını muhteşem bir akşam yemeğinde ağırladı. Açılışa İstanbul'dan ve Bodrum'dan çok sayıda konuk katıldı. Eski Küba’nın yerinde hizmet vermeye başlayan Biduble Bodrum, farklı eğlence anlayışı, yaratıcı mutfağı ve kulakların pasını silecek müzik konseptiyle bu yaza damgasını vurmayı hedefliyor."
denilmekteydi.

Açın bakın söz konusu "yenilenmiş" mekanın sosyal medya hesaplarına... Bir sürü kişinin (müşteri miydi acaba onlar?) "Aa bravo valla.. Böyle bir yere gerçekten ihtiyaç vardı. Öteki mekan bizi baymıştı gerçekten..." mealinde yorumlarını göreceksiniz.

Ah bakın burası çok önemli, lütfen bunu atlamayalım:

Kuba Bar, adını ve konseptini değiştirip BiDubleBodrum adını alırken duvarına da oldukça grotesk bir resim yaptırtmıştı.

Fikret Hakan, Engin Cezza, Ahmet Ertegün, Ferdi Özbeğen, Aydın Boysan, Zeki Müren, Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı), Müzeyyen Senar, Tarık Akan, Neyzen Tevfik, Barış Akarsu, Müşfik Kenter ve Tanju Okan'ın bir sofra başında .. Leonardo da Vinci'nin o muhteşem "Hz. İsa'nın Son Akşam Yemeği" tablosunun "kör parmağım gözüne" bir karikatürü...

Desenlerdeki naiflik ve çirkinlik bir yana, bu grotesk ve kitsch duvar resmi acaba neyi hedeflemekteydi?

Sonra işte olanlar oldu... Bayram tatili sona erdi, tatilcilerin bir kısmı evlerine döndü ve Instagram takipçileri bir de ne görsünler?

BiDubleBodrum macerası sadece bir ay sürdükten sonra sona ermişti.

Daha bir ay önce bu yeni(?) konsept ve mekan ismini alkışlarla karşılayan topluluk, bu sefer de "Biz bu işi beceremedik, eski konsepte geri dönüyoruz" mealindeki açıklamayı da "Aa tabii çok özlemiştik orayı..." diye alkışlamaktaydı.

BiDubleBodrum bu aralar "Çok yakında yeni yerimizde hizmetinizdeyiz..." dese de, şu telefonları kapalı. http://bidublebodrum.com adresini zahmet edip TIK’lamayın, çünkü ulaşılamıyor.

Sıradan bir başarısızlık öyküsü müydü bu yaşananlar?

Acaba BiDubleBodrum adlı mekanın şanssızlığı, o duvar resminden mi gelmişti?

"O derece grotesk ve zevksiz şekilde" resmedilmekten dolayı o resimde yer alan kişilerin huzursuz ruhları mıydı bu "hüsranla biten" BiDubleBodrum hikayesinin sebebi?